20 Nisan 2021 Salı

CHEMTRAILS & HAARP


 
CHEMTRAILS  & HAARP

Yazar: Ali Aslan Dodurga

Dergi Adı:  TÜRK YURDU

Yıl: 2021,  Cilt: 41,  Sayı: 404,  Sayfalar: 46-150 
 

Günümüz dünyasının bir adı da “Bilgi Çağı” olmasına ve sırların bir bir ortaya çıkarılmasına karşın hâlen tam olarak bilinemeyen, muamma ve gizemlerini uzun yıllardır koruyan, buna karşılık milyonlar tarafından konuşulan ve tartışılan iki fenomenin adlarıdır CHEMTRAILS ve HAARP.

Aslında tek başına incelenen ve araştırılan, birbirlerinden çok farklı alanlarda faaliyet gösteren tamamen iki ayrı konu olmasına karşın, özellikle son yıllarda birbirleriyle de ilişkilendirilmeye başlanması bu yazı başlığının oluşmasına neden olmuştur.

Bir kısım insanlar ve bilim adamları bu her iki konuyu da  “Komplo Teorisi”  (Conspiracy Theory) olarak nitelendirirken, bir kısım bilim adamı ve topluluklar da, her iki başlığı bilimsel veriler doğrultusunda değerlendirmekte, sürekli araştırma ve incelemeler yapmakta ve elde ettikleri verileri insanlık âlemi ile paylaşmaktadırlar.

Uzun yıllardır devam eden bu sürecin sonunda gelinen nokta itibarı ile on milyonlarca kişiden oluşan bir CHEMTRAILS ve HAARP takipçi kitlesi ve bilinçli bir kamuoyu oluşmuştur. 

Çoğu gönüllülerden oluşan ve aralarında farklı disiplinlerden akademisyenlerin, hukukçuların, politikacıların, medya mensuplarının, yazar/çizerlerin, fikir adamlarının da bulunduğu ve sayıları hızla artan gruplar bu iki konuyu enine boyuna araştırıp incelemektedir.

Yapılan bilimsel çalışmalar, sahadaki gözlem ve deneylere dayalı elde edilen sonuçlar, çekilen film ve fotoğraflar, yapılan belgeseller, gerek ilgili merciler,  gerek devletlerin en üst kademeleri ve gerekse kamuoyu ile açıkça paylaşılmaktadır.

Konferans, söyleşi, panel ve hatta protesto eylemlerine katılanların sayıları on milyonları geçmekte ve sayıları giderek artmaktadır.

Chemtrails İnsanlığa henüz açıklanmayan sebep ve amaçlar için, Dünyada, gökyüzünün yüksek irtifadan (Stratosfer) uçan büyük tanker uçaklar tarafından kimyasal, biyolojik ve nano maden partiküllerinden oluşan toksik kokteyller ile spreylenmesi sonucu saatlerce havada çözülmeden kalabilen bulutumsu şekillere dönüşen izlere Chemtrails denilmektedir. 

Chemtrails kelime anlamı itibarı ile İngilizce “CHEM” ile “TRAIL(S)” kısaltmalarının bileşiği olan bir tanımlamadır.

CHEM: İngilizce Chemical  (Kimyasal) kelimesinin başlangıcı. TRAIL(S): İz, İzler, CHEMTRAILS: Kuyruk (‘S’ takısı ile çoğul, ‘İzler’ olarak kullanılır) Kimyasal izler (kuyruk) Bu uçakları CONTRAILS (Konteyner Uçak İzleri) olarak adlandırdığımız kargo uçaklarının bıraktıkları kısa süreli beyaz izlerle de karıştırmamak gerekir.

Uçak motorlarından çıkan buz kristalleri -38 derecede ve 30.000 feet’te oluşup havada çok uzun süre durmadan, 10-15 saniyede tamamen dağılan bir yapıya sahipken, CHEMTRAILS uçaklarından bırakılan kimyasal spreyler farklı yüksekliklerde çok uzun süreler atmosferde çözülmeden kalmaktadır. 

Bazen tek bazen ise belli zaman aralıkları ile yüzlerce uçağın katıldığı püskürtmelerde bırakılan Chemtrails izleri havada saatlerce kalmakta ve yayılarak birkaç saat içerisinde bulut benzeri bir yapıya dönüşmektedir. 

Açık havalarda daha rahat gözlenebilen uçaklar, çapraz ve ızgara desenli püskürtme uçuşları yapmaktadırlar.

Tüm bu desenler, bu uçuşların normal hava trafiğinin bir parçası olmadığını göstermektedir.

 


OSMAN ZEKİ YÜKSEL SERDENGEÇTİ

 

BİR TÜRK'ÜN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ

 


 

 

 


 

 

 


 

TÜRK MİLLİYETÇİSİ

MÜSLÜMAN

SİYASETÇİ

GAZETECİ

DÜŞÜNÜR

ŞAİR

YAZAR

HATİP

AKTİVİST

 

ESERLERİ:

Mabetsiz Şehir

Bu Millet Neden Ağlar?

 Bir Nesli Nasıl Mahvettiler?

Ayasofya Davası

Mevlana ve Mehmet Akif

Türklüğün Perişan Hali

Gülünç Hakikatler

Kara Kitap

Müslüman Çocuğunun Şiir Kitabı 

 Radyo Konuşmaları

Akdeniz Hilalindir

 


Tepeden inme

Ve 

Dışarıdan gelme yapılan inkılâplar milleti allak bullak etmişti!

Paris sokaklarında yetişenler,

Hukuk-u beşer beyannamesini ezbere bilenler,

Laiklik ve inkılâpçılık perdesi altında;

Yoksul Anadolu halkının imanını,

Vicdanını,

Hak ve hukukunu pervasızca çiğnediler!

Kıtalara hükmeden,

3 kıtada asırlarca dimdik duran ecdadımızı;

Şurada,

Burada,

Halkevlerinde,

Türlü kuyruklara sokarak tahkir ve tehvil ettiler!

Onlar kendilerini yarı ilah sayıyorlardı.

Yapanlar onlardı…

Yaratanlar onlardı…

Partilerinden bahsederken; “şerefli partimiz” diyorlardı…

On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı her yaştan...

Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular…

Firavunlar gibi saltanat sürdüler…

Yediler…

İçtiler…

Kustular…

Altta kalanın canı çıksın…

Altta kalan halktı!

Milletti…

Köylüydü...

Amma nutuklarda,

Amma afişlerde,

‘Köylü milletin efendisidir´ diye yazıyordu. ..

Halkı ve köylüyü;

“Efendimiz sensin, Efendimiz sensin” diye soydular!!!

 

25 Temmuz 1917 tarihinde Antalya’nın Akseki ilçesinde dünyaya gelen,

10 Kasım 1983 tarihinde 66 yaşında Ankara’da hakka yürüyen, 

Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilen,

“ALLAH” demenin ve “ALLAH”tan bahsetmenin kanunen(!) yasak olduğu bir dönemde (1924-1950) meydanlara çıkarak hakikati ve milletinin duygularını gür sesiyle haykıran,

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrenciliği sırasında 1944 Mayıs'ında meydana gelen olaylara karıştığı için Hüseyin Nihal Atsız'la birlikte bir süre hapis yatan,

Hapisten çıktıktan sonra öğrenim için aynı fakülteye başvurusu reddedilince dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'e hitaben yazdığı ve "YÜKSEK MAKAMIN ALÇAK VEKİLİNE” diye başlayan yazı yüzünden yeniden hapsedilen,

Hapisten çıkarak toplam 33 sayı yayınlanacak olan ve birçok sayısı siyasi irade tarafından toplattırılacak olan Serdengeçti dergisini yayımlayan,

Ayasofya yazısı için çıkarıldığı mahkemede Savcının kendisini “Ayasofya’yı Cami yapmak istiyormuşsun” diye suçlaması üzerine; “Siz Yunanistan Savcısı mısınız?” diyen,

Dergideki yazılarından dolayı okuyucuları onu Serdengeçti olarak tanıdığı ve bu yüzden Serdengeçti soyadını alan,

1965-1969 yılları arasında Adalet Partisi listesinden Antalya milletvekilliği de yapan,

Kendi partisine yönelttiği eleştiriler yüzünden bir süre sonra Adalet Partisi'nden ihraç edilen,

Yeni İstanbul gazetesinde "SELAM" başlığı altında yazılar da yazan,

10 yıldan fazla hapis yatan,

4 yıl milletvekilliği yapan,

“ALLAHSIZA, VATANSIZA, BAYRAKSIZA KARŞI SERDENGEÇTİ DERGİSİ”ini çıkaran,

Her çıkardığı sayıdan sonra “NASIL OLSA TUTUKLAYACAKLAR” deyip emniyete giden ve her gittiğinde de gerçekten tutuklanan,

Hapse giderken de “AÇIN KAPILARI OSMAN YÜKSEL GELİYOR.” diye gürleyen,

Dönemin Ankara Valisi olan (1929-1946) Yahudi dönmesi Nevzat Tandoğan’ın 1944 yılında Ankara’da polis zoru ile huzuruna getirtip: 

ULAN ÖKÜZ ANADOLULU!

SİZİN MİLLİYETÇİLİKLE, 

VE

KOMÜNİZM İLE NE İŞİNİZ VAR? 

MİLLİYETÇİLİK LAZIM İSE BUNU BİZ YAPARIZ! 

KOMÜNİZM GEREKİRSE ONU DA BİZ GETİRİRİZ! 

SİZİN İKİ VAZİFENİZ VAR!

BİRİNCİSİ: 

ÇİFTÇİLİK YAPIP MAHSUL YETİŞTİRMEK, 

İKİNCİSİ: 

ASKERE ÇAĞIRDIĞIMIZDA ASKERE GELMEK !!!

” 

Diyerek tutuklattırıp hapse attırdığı bir ülkücü olan,

Tek parti döneminin Müslümanlar üzerinde uygulamış olduğu her türlü baskı ve zulümlere karşı, Üstad Necip Fazıl gibi dönemin önde gelen şahsiyetleriyle ZULME KARŞI DİRENEN yürekli bir Türk Müslüman ve dava adamı olan,

Meclise sürekli kravatsız gitmesi nedeniyle genel kurula girişi yasaklanınca kravatı beline takıp genel kurula öyle giren,

Meclis başkanı kravatını takması yönünde kendisini uyarınca ”KANUNDA NEREYE TAKILACAĞI BELLİ DEĞİL! İSTEDİĞİM GİBİ TAKARIM” diyerek meydan okuyan ve yine giren,

“Tanrı Türkü Korusun" sloganının ve Tanrı kelimesinin kulislerde çokça tartışıldığı dönemde, bir tartışmada: "Ne tartışıyorsunuz? Tanrı Türk'ü, Allah da Müslüman'ı korusun!” diyen,

Milletvekili olduğu yıllarda, bir gün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamayıp ve "BU MECLİSTEKİLERDEN YARISI HIYARDIR" diye bağırıp kürsüden inen,

Bunun üzerine meclis karışıp herkes kendisinden sözünü geri almasını isteyince ve arkadaşlarının da ricası üzerine tekrar kürsüye çıkarak “BU MECLİSTEKİLERDEN YARISI HIYAR DEĞİLDİR!” diyerek vekilleri rahatlatan,

40’lı yıllarda TRT radyosunda konuşurken içinde "Allah" geçen bir cümle kurduğu için mahkeme çıkarılan,

Ve 

Duruşma sırasında hâkim Serdengeçti’nin savunmasını istemesi üzerine; 

“Efendim, halk arasında 'Allah selamet versin’, Allaha ısmarladık' gibi dil alışkanlığı cümleler kurulur. Ben de olsa olsa böyle bir şey söylemişimdir.” diyen,

Bu izahatın ardından “Evladım sen bu ülkede Allah demenin yasak olduğunu bilmiyor musun?” diye sorması üzerine hiç yutkunmadan; "Allah Allaaah...!" diye cevap veren,

"DAVAMIZ; ALLAH DAVASI, MİLLET DAVASI, VATAN DAVASIDIR!” DİYEN ADAM(!)DIR OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ

 


 

Kendisini her daim rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz…

Allah’ın rahmeti üzerine olsun…

Mekânı cennet olsun…

 

Ali Aslan Dodurga (Dumanol)

TÜRK