17 Temmuz 2025 Perşembe

ASKERİ İÇERİKLİ TBMM TEZKERELERİ

 








TÜRKİYEMİZİN KÜRESEL ASKERİ VARLIĞI VE ASKERİ İÇERİKLİ TBMM TEZKERELERİ


Bir Pro-Aktif Güç Projeksiyonunun Kapsamlı ve Tarihsel Anatomisi


Türkiye Cumhuriyeti'nin yurtdışına asker gönderme politikası, Soğuk Savaş döneminin reaktif ve ittifaklara bağlı tutumundan, 21. yüzyılın çok kutuplu dünyasında kendi ulusal çıkarlarını "sert güç" (hard power) unsurlarıyla proaktif bir şekilde koruyan ve şekillendiren bir doktrine evrilmiştir.

 

Bu analiz bir THINK-ANK çalışmasıdır

Ali Aslan Dodurga

17.07.2025
Ankara


Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası'nın 92. maddesi uyarınca, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) iznine tabidir.


TSK'nın temel görevi, Türk vatanını dış tehditlere karşı savunmaktır ve bu görev, TBMM kararıyla yurtdışı misyonlarını da kapsayabilmektedir. Bu tezkereler, artık sadece bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda Türkiye'nin diplomatik ve stratejik hedeflerine ulaşmasında kullandığı kritik bir araçtır ve Türkiye'nin dış politikasının, güvenlik anlayışının ve uluslararası ilişkilerdeki konumunun tarihsel bir yansımasıdır.


Aşağıda, bu dönüşümün izleri, tarihsel ve stratejik başlıklar altında, teferruatlı bir şekilde verilmektedir.


B Ö L Ü M 1:


TARİHSEL TEMELLER VE SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ MİSYONLARI


Türkiye'nin bugünkü pro-aktif askeri duruşunu anlamak için, Cumhuriyet tarihinin dönüm noktası niteliğindeki ilk yurtdışı görevlerini ve bunların stratejik sonuçlarını incelemek elzemdir.


1. Kore Savaşı (1950-1953)


NATO Üyeliğine Giden Yol


       Tezkere ve Gerekçesi: Soğuk Savaş'ın başlangıcında Türkiye, Batı  

Bloku ile bütünleşmeyi ve NATO'ya üye olmayı hedefliyordu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Kuzey Kore'nin Güney Kore'yi işgaline karşı askeri müdahale kararı alması üzerine, Adnan Menderes hükümeti 25 Haziran 1950'de Kore'ye bir tugay (yaklaşık 5.000 asker) gönderilmesi için TBMM'den yetki istedi. Tezkere, Türkiye'nin uluslararası sorumluluklarını yerine getirme ve kolektif güvenlik sistemine katkıda bulunma arzusuyla Meclis'ten geçti.


       Sonuçları: Türk Tugayı, Kore'de gösterdiği başarılarla uluslararası

alanda büyük takdir topladı. Bu askeri katkı, Türkiye'nin stratejik önemini kanıtladı ve 1952 yılında NATO'ya tam üye olarak kabul edilmesinde kilit bir rol oynadı. Bu, Türkiye'nin ilk büyük çaplı yurtdışı askeri misyonu ve Batı ittifakına entegrasyonunun en önemli adımı oldu.


2. Kıbrıs Barış Harekâtı (1974)

 

Garantörlük Hakkının Kullanımı


       Tezkere ve Gerekçesi: 15 Temmuz 1974'te Yunanistan'daki cunta

desteğiyle Kıbrıs'ta EOKA-B lideri Nikos Sampson tarafından bir darbe yapıldı ve adanın Yunanistan'a ilhakı (Enosis) hedeflendi. Türkiye, 1960 Garanti Antlaşması'ndan doğan garantörlük haklarını kullanarak ve adadaki Türk toplumunun can güvenliğini sağlama amacıyla askeri müdahale kararı aldı. TBMM, 20 Temmuz 1974'te hükümete bu yetkiyi verdi.


       Sonuçları: Türk Silahlı Kuvvetleri, iki aşamalı bir harekât gerçekleştirdi.

Harekât sonucunda ada fiilen ikiye bölündü ve 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) kurulmasına giden süreç başladı. Bu müdahale, Türkiye'nin ulusal çıkarları ve soydaşlarının güvenliği için tek taraflı askeri güç kullanabildiğini gösteren en önemli örnek oldu. Ancak bu durum, Türkiye'ye yönelik uluslararası ambargolara ve uzun süren diplomatik sorunlara da yol açtı.



3. 1990'lar:


Körfez Savaşı ve Balkanlar'da Barış Gücü Misyonları


       Birinci Körfez Savaşı (1991)


Irak'ın Kuveyt'i işgali sonrası BM kararları doğrultusunda oluşturulan uluslararası koalisyona destek vermek amacıyla Turgut Özal hükümeti, TBMM'den tezkere talep etti. Tezkere, TSK'nın yurtdışına gönderilmesi ve yabancı askerlerin Türkiye'de (özellikle İncirlik Üssü) konuşlanmasına izin veriyordu.

 

o       Sonuçları:


Türkiye, savaşa fiilen katılmasa da hava sahasını ve üslerini koalisyon güçlerine açarak önemli bir lojistik destek sağladı. Savaş sonrası Kuzey Irak'ta oluşan otorite boşluğu, PKK terörünün tırmanmasına ve Türkiye'ye yönelik büyük bir mülteci akınına neden oldu. Bu durum, ilerleyen yıllarda Kuzey Irak'a yönelik sınır ötesi operasyonların temelini oluşturdu.


       Balkanlar (Bosna-Hersek ve Kosova, 1992-1999):


Yugoslavya'nın dağılmasıyla başlayan Bosna ve Kosova'daki savaşlar ve insani trajediler üzerine Türkiye, bölgedeki barışı tesis etmeyi amaçlayan uluslararası güçlere asker gönderdi.


o       Gerekçeleri:


NATO ve BM şemsiyesi altında barışı koruma (IFOR, SFOR, KFOR), insani yardım sağlama ve bölgedeki tarihi ve kültürel bağlar.


o       Sonuçları:


Türkiye, Balkanlar'da barışın sağlanmasına aktif katkıda bulunarak bölgedeki etkinliğini ve uluslararası arenadaki "yapıcı güç" imajını pekiştirdi. Bu misyonlar, TSK'nın çok uluslu harekât tecrübesini artırdı.



B Ö L Ü M 2



21. YÜZYILDA PROAKTİF GÜÇ PROJEKSİYONU VE COĞRAFİ NÜFUZ ALANLARI


Soğuk Savaş ve sonrası dönemde atılan bu adımların ardından, 21. yüzyılda Türkiye'nin askeri varlığı yeni bir doktrinle coğrafi olarak çeşitlenmiş ve stratejik derinlik kazanmıştır.


1. KAFKASYA:

 

"TEK MİLLET, İKİ DEVLET DOKTRİNİNİN SAHAYA YANSIMASI (AZERBAYCAN)



Türkiye'nin Kafkasya'daki askeri varlığı, pan-Türkist ideallerin ötesinde, somut jeopolitik ve enerji güvenliği çıkarlarına dayanmaktadır.


       Misyon:

 

İkinci Karabağ Savaşı (2020) Sonrası Ateşkesi Gözetleme ve Stratejik Ortaklık.


       Tezkere/Anlaşma:

 

TBMM, 17 Kasım 2020'de, Azerbaycan'a asker gönderilmesine yönelik tezkereyi ezici bir çoğunlukla kabul etti. Bu tezkere, Rusya ile varılan mutabakat çerçevesinde Ağdam'da kurulacak Ortak Gözlem Merkezi'nde Türk askerinin görev yapmasına izin veriyordu. Tezkere her yıl yenilenmektedir.


       Gönderilen Birlikler ve Kapasite:

Görev, doğrudan muharip bir güç göndermeyi değil, yüksek teknolojili bir gözlem ve denetim misyonunu içerir.


o       Personel: Kurmay subaylar, istihbarat uzmanları, teknik personel ve

         koruma unsurları.



o       Teknoloji:

 

Türkiye'nin en büyük askeri avantajı olan İnsansız Hava Araçları (İHA/SİHA) ile bölgeyi 7/24 gözetleme ve ateşkes ihlallerini anında tespit etme kapasitesi.


       Stratejik Gerekçe ve Sonuçlar:


o       Sahada Denge:

 

Türkiye, savaşın kazanılmasında Azerbaycan'a verdiği SİHA desteğiyle

oyun değiştirici olmuş, savaş sonrasında ise kurulan Ortak Merkez ile Rusya'nın bölgedeki tek arabulucu/güvenlik sağlayıcı olmasını engellemiştir. Bu, Kafkasya'da Rusya ile bir denge kurma hamlesidir.


o       Şuşa Beyannamesi:

 

Bu askeri varlık, 15 Haziran 2021'de imzalanan ve "askeri ittifak" niteliği taşıyan Şuşa Beyannamesi'nin temelini oluşturmuştur. Beyanname, taraflardan birine yönelik bir saldırıyı diğerine yapılmış sayan bir güvenlik şemsiyesi kurmaktadır.


o       Enerji ve Lojistik Koridorları:

 

Türkiye, bu varlığıyla Bakü-Tiflis-Ceyhan gibi enerji hatlarının güvenliğini pekiştirmiş ve Zengezur Koridoru'nun açılması için stratejik bir baskı unsuru oluşturmuştur. Bu koridor, Türkiye'nin Türk dünyasına kesintisiz kara bağlantısı kurma hedefine hizmet etmektedir.


2.      AFRİKA:



KÜRESEL GÜÇ OLMA YOLUNDA STRATEJİK DERİNLİK


Türkiye'nin Afrika'daki askeri varlığı, kıtanın sadece insani yardıma muhtaç bir coğrafya olmadığını, aynı zamanda büyük bir jeopolitik rekabet alanı olduğunu anladığını göstermektedir.


a)      LİBYA:


MAVİ VATAN DOKTRİNİ'NİN KILIÇ HAKKI


       Misyon:

BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) Askeri Destek, Eğitim ve Danışmanlık.


       Tezkere:

 

2 Ocak 2020'de kabul edilen tezkere, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki en cüretkâr hamlelerinden biridir. Halife Hafter güçlerinin Trablus'u düşürmek üzere olduğu bir anda gelmiştir.


       Gönderilen Birlikler ve Kapasite:

 

Askeri Danışmanlar ve Özel Kuvvetler:

 

UMH birliklerini eğitmek ve operasyonları planlamak üzere görevlendirilmiş elit personel.

 

o       SİHA Filoları:

 

Savaşın seyrini tamamen değiştiren Bayraktar TB2 SİHA'ları, Hafter'in zırhlı birliklerini ve hava savunma sistemlerini (Pantsir) imha etmiştir.

 

o       Deniz ve Hava Unsurları:

 

Türk Deniz Kuvvetleri, lojistik desteği sağlamış hava operasyonları


       Stratejik Gerekçe ve Sonuçlar:


o       Deniz Yetki Alanları Anlaşması'nın Korunması:

 

Tezkere, Türkiye ile UMH arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nı korumak için çıkarılmıştır. Bu anlaşma, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın Doğu Akdeniz'deki maksimalist taleplerini boşa çıkaran "Mavi Vatan" doktrininin hukuki temelidir. Askeri müdahale, bu hukuki kazanımı sahada fiili güce dönüştürmüştür.


o       Bölgesel Dengeleme:

 

Türkiye, Libya'ya müdahale ederek Mısır, BAE ve Fransa'nın desteklediği Hafter bloğunun kazanmasını engellemiş ve Kuzey Afrika'da kendine sadık bir müttefik yaratmıştır.

 

o       Enerji Kaynakları:

 

Libya'nın zengin petrol ve gaz kaynakları üzerinde söz sahibi olma ve  

gelecekteki enerji projelerinde yer alma hedefini güvence altına almıştır.

b)      SOMALİ:


HİNT OKYANUSU'NA AÇILAN KAPI



       Misyon:

 

Somali Ulusal Ordusu'nun Eğitilmesi ve Ülke İstikrarına Katkı.


       Anlaşma ve Varlık:

 

İkili askeri işbirliği anlaşmaları çerçevesinde Türkiye,

2017'de Mogadişu'da TURKSOM askeri üssünü kurmuştur. Bu, Türkiye'nin yurtdışındaki en büyük askeri eğitim merkezidir.

 

       Gönderilen Birlikler ve Kapasite:


o       Eğitim Kadroları:

 

Türk subay ve astsubayları, Somali ordusunun binlerce askerini modern askeri taktikler konusunda eğitmektedir.

 

o       Deniz Görev Gücü:

 

Türk donanması, Aden Körfezi'nde deniz haydutluğuyla mücadele ve Somali karasularının güvenliği için düzenli olarak görev yapmaktadır.

 

       Stratejik Gerekçe ve Sonuçlar:

 

o       Nüfuz Projeksiyonu:

 

Türkiye, Afrika Boynuzu gibi stratejik bir konumda kalıcı bir askeri varlık göstererek Kızıldeniz ve Hint Okyanusu'ndaki deniz yolları üzerinde etkisini artırmaktadır.

 

o       Yumuşak Gücün Sert Güçle Desteklenmesi:

 

Türkiye'nin Somali'deki hastane, okul gibi insani yatırımları, askeri varlıkla korunmakta ve pekiştirilmektedir.

 

o       Terörle Mücadele:

 

Eş-Şebab gibi terör örgütleriyle mücadelede Somali hükümetine kritik bir destek sağlanmaktadır.


c) MALİ VE ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ



        Misyon:


BM ve AB şemsiyesi altındaki barışı koruma misyonlarına (MINUSMA, EUTM) sembolik düzeyde katılım.


       Kapasite: Genellikle birkaç kurmay subay veya küçük lojistik birimlerle

sınırlıdır.

       Stratejik Gerekçe: Türkiye'nin "Afrika'daki her soruna çözüm arayan

küresel bir aktör" imajını pekiştirmek ve uluslararası platformlarda

görünürlüğünü artırmak.


3. ORTA DOĞU:



VAROLUŞSAL TEHDİTLERE KARŞI SÜREKLİ MÜCADELE


a) AFGANİSTAN (2001-2021)


NATO İTTİFAKI VE UZUN SOLUKLU MİSYON

 

       Tezkere ve Gerekçe:


11 Eylül saldırıları sonrası ABD'nin talebi ve NATO'nun 5. maddeyi ilk kez işletmesiyle Türkiye, Afganistan'da kurulan Uluslararası Güvenlik Destek Gücü'ne (ISAF) asker gönderdi. TBMM, 10 Ekim 2001'de ilk tezkereyi onayladı ve bu tezkere 2021'e kadar düzenli olarak uzatıldı. Gerekçeler NATO müttefiklik yükümlülükleri, uluslararası terörle mücadele ve bölgesel istikrara katkıydı.

 

       Sonuçları:


Türk askeri, Afganistan'da ağırlıklı olarak Kabil'in güvenliği ve Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi gibi muharip olmayan görevler üstlendi. Bu 20 yıllık misyon, Türkiye'nin en uzun soluklu yurtdışı görevlerinden biri oldu ve NATO içindeki güvenilir konumunu pekiştirdi.


b) IRAK VE SURİYE:


"TERÖR KORİDORU"NA KARŞI DEMİR YUMRUK

 

       Tezkere:


2007'de PKK terörüne karşı ilk kapsamlı Irak tezkeresi çıkarıldı. 2012'de Suriye'deki iç savaş nedeniyle ilk Suriye tezkeresi geldi. 2014'ten itibaren IŞİD tehdidinin artmasıyla bu iki tezkere birleştirilerek her yıl yenilenen modern Türk dış politikasının en temel dayanağı haline geldi

 

        Gönderilen Birlikler ve Kapasite:


         Bu, Türkiye'nin en kapsamlı ve en yoğun askeri varlığıdır.


o       Kara Kuvvetleri:


         Komando tugayları, zırhlı birlikler, topçu ve Fırtına obüsleri.


o       Özel Kuvvetler:


Nokta operasyonlar ve yerel unsurların eğitimi için "Bordo Bereliler".


o       Hava Kuvvetleri ve SİHA'lar:


F-16'lar ve Bayraktar TB2/Akıncı SİHA'ları, terör hedeflerine karşı sürekli bir hava harekâtı yürütmektedir.


o       Geçici ve Kalıcı Üsler:


Irak'ın kuzeyinde ve Suriye'de Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı bölgelerinde onlarca askeri üs ve gözlem noktası kurulmuştur.



       Stratejik Gerekçe ve Sonuçlar:


o       Bekaa Karşıtı Doktrin:


PKK terörünü 1990'lardaki gibi sınırda karşılamak yerine, tehdidi kaynağında, yani Irak ve Suriye'deki inlerinde yok etme stratejisi.


o       Büyük Operasyonlar:


         Bu tezkerelere dayanılarak Fırat Kalkanı (IŞİD'i sınırdan temizledi),

Zeytin Dalı (Afrin'deki YPG kantonunu dağıttı), Barış Pınarı (terör  

koridorunu yardı), Bahar Kalkanı (Suriye rejim güçlerini durdurdu) ve

Irak'taki Pençe Serisi Operasyonları (PKK'nın ana kamplarını hedef

aldı) icra edildi.


o       Fiili Güvenli Bölgeler:


         Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde milyonlarca Suriyelinin yaşadığı, kendi

kontrolünde fiili güvenli bölgeler oluşturdu. Bu, hem yeni bir göç dalgasını engelledi hem de bölgenin demografik yapısı üzerinde söz sahibi olmasını sağladı.



c)      KATAR:


KÖRFEZ'DE STRATEJİK ÇIPA



       Anlaşma:


2014'te imzalanan askeri işbirliği anlaşmasıyla Katar'da bir Türk üssü kuruldu.



       Kapasite:


Tarık Bin Ziyad Kışlası'nda bir tabur seviyesinde (yaklaşık 3.000 asker) zırhlı ve mekanize birlik konuşlandırılmıştır.



       Stratejik Gerekçe ve Sonuçlar:



o       Blokajı Yarma:


Bu üs, 2017'de Suudi Arabistan ve BAE öncülüğünde Katar'a uygulanan blokaj sırasında caydırıcı bir rol oynadı ve bir işgal ihtimalini ortadan kaldırdı.

 

o       Körfez'de Kalıcı Varlık:


Türkiye, bu üs sayesinde Basra Körfezi'ndeki güç dengelerinde kalıcı bir aktör haline gelmiştir.



4.      DOĞU AKDENİZ VE BALKANLAR:


BARIŞI KORUMA VE NÜFUZ ALANINI SÜRDÜRME



       LÜBNAN (UNIFIL)


2006 İsrail-Lübnan savaşından sonra oluşturulan BM barış gücüne (UNIFIL) bir istihkam birliği ve deniz unsurlarıyla katkı sağlamaktadır. Bu, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki her gelişmede masada olma arzusunu yansıtır. Tezkere 2006'dan beri düzenli olarak yenilenmektedir.



       KOSOVA (KFOR) ve BOSNA-HERSEK (EUFOR)


         Türkiye, NATO ve AB misyonları kapsamında bu ülkelerde

kuruluşundan beri asker bulundurmaktadır. Kosova'da KFOR komutasını dönem dönem üstlenmektedir. Bu, Türkiye'nin Balkanlar'daki tarihi mirasını ve "yapıcı ağabey" rolünü sürdürme politikasının bir parçasıdır.



B Ö L Ü M 3

:

ÖZET VE STRATEJİK DEĞERLENDİRME



Kapsamlı Özet Tablo:



(Türkiye'nin Küresel Askeri Ayak İzi)




1950 1953
Kore BM kararı
Batı ile ittifak Piyade Tugayı
(yaklaşık 5.000 asker)
NATO üyeliği
Uluslararası prestij

1974
Kıbrıs Garantörlük hakkı
Soydaş güvenliği
Çıkarma birlikleri
(Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri)
KKTC'nin kuruluşu
Adanın yarısının Türkleştirilmesi
Stratejik derinlik

1991
Irak (Körfez)
Koalisyona destek
BM kararı
Üslerin ve hava sahasının kullandırılması
Lojistik destek
Savaş sonrası güvenlik sorunları

1992
Bosna/Kosova
NATO/AB barış gücü
İnsani yardım
Barış gücü birlikleri
Komuta kademeleri
Bölgesel istikrara katkı
Artan bölgesel nüfuz

2001-2021
Afganistan NATO ittifakı
Terörle mücadele
Muharip ve muharip olmayan eğitim ve güvenlik birlikleri
Uzun süreli misyon
NATO içinde güvenilir ortak imajı

2006
Lübnan (UNIFIL)
BM barış gücü
Bölgesel istikrar
İstihkâm birliği
Deniz unsurları.
Doğu Akdeniz'de diplomatik varlık

2014
Irak & Suriye
PKK/YPG/IŞİD'i kaynağında yok etme
Tugaylar, komandolar
SİHA'lar
Üs bölgeleri
Fiili güvenli bölgeler
Terör koridorunun engellenmesi

2014
Katar
İkili anlaşma
Körfez'de denge
Tabur seviyesinde zırhlı birlik
Caydırıcı güç
Kalıcı Körfez varlığı

2017
Somali
İkili anlaşma
Afrika'da nüfuz
TURKSOM Üssü
Eğitimciler
Deniz Görev Gücü
Kalıcı üs
Bölgesel güç projeksiyonu

2020
Libya
Mavi Vatan'ı koruma
Enerji
Meşru hükümet
Askeri danışmanlar
SİHA'lar
Özel Kuvvetler
Savaşın seyrini değiştirme
Doğu Akdeniz'de stratejik üstünlük

2020
Azerbaycan
Stratejik ortaklık
Rusya'yı dengeleme
Gözlem Merkezi
SİHA
Teknik/özel personel
Kafkasya'da kalıcı denge unsuru
Askeri ittifak

2025
Is Ra El Tezkeresi
.... !!!




NİHAİ SONUÇ:

Türkiye'nin yurtdışına asker gönderme politikası, artık sadece uluslararası çağrılara yanıt veren pasif bir eylem değildir!

AKSİNE:
Stratejik Otonomi arayışında olan, kendi göbeğini kendi kesen ve çıkarlarını korumak için Karabağ dağlarından Libya çöllerine, Somali kıyılarından Suriye ovalarına kadar geniş bir coğrafyada askeri güç kullanmaktan çekinmeyen yeni ve iddialı bir Türkiye'nin dışavurumudur.


TBMM tezkereleri, bu yeni ve agresif TÜRK DOKTRİNİ'nin hukuki zeminini ve siyasi iradesini temsil etmektedir!

11 Temmuz 2025 Cuma

İKLİM YASASI VE 1909'DAN BERİ İŞGAL ALTINDA OLAN TÜRKİYE

İçinde tek bir Türk’ün dahi olmadığı “THE NATIONAL BANK OF TURKEY” adlı bir sözde Merkez Bankası, 16 Nisan 1911'de Londra'daki CITY adlı ‘Özerk Bölge’deki 50 Cornhill adresinde Rothschild's Baronları, Siyonist İngiliz ve Yahudiler, 2-3 Hain ve işbirlikçi Jeunes-Turcs zibidisi ve bir-iki Ermeni tarafından kuruldu! 

Osmanlı'nın tüm hazineleri, tapuları ve uluslararası hisse senetleri son meteliğine kadar İngiltere’ye, vagonlarla bu Siyonist Bankaya taşındı

1932 yılı sonuna kadar bu adreste Siyonist Yahudi ve İngilizlerin, Ermenilerin, Rothschild'lerin ve bir-iki JonTürk hain zibidisinin kontrolünde kaldı bu çakma Merkez Bankası. Ve Cumhuriyet ekonomisinin amir hükümlerinin karar ve icra merkezi oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti tek bir tanesi bile milli olmayan birebir kopyalanmış EMPERYALİST Batı (Gâvur) Kanunları ve teslimiyetçi andlaşmalar (satışlar) ile kuruldu...


Lozan'a “GALİP” değil “MAĞLUP”  bir millet olarak gidildi maalesef.

"LOZAN ANDLAŞMASI" adı altında SEVR dayatıldı ve metazori imzalattırıldı.

(Antlaşma; 6-7 adedi hariç, tamamı “Sevr Maddeleri” ile oluşur)

Her iki ülkedeki monarşileri yıkma amaçlı suni Yunan Türk dalaşı biter bitmez derin bir Yunan sevdası ve kripto Yahudi Venizelos aşkı başladı.

O derece ki; Anadolu'da çok ağır bir soykırım yapmış olan ve ağır tecavüzler gerçekleştirmiş olan Palikarya Atatürk’ü Dünya Barış Nobel’i için aday dahi gösterdi. Gününüzün parası ile milyarlarca dolar sermayemiz Yunanistan’a aynı ve nakdi destekler olarak aktı.

İngiliz, Fransız, İtalyan, Alman monarşisi ve Bolşevik prensleri ülkemizi kendi ziyaretgâhları yaptı.

Türkiye'deki neredeyse bütün milli KİT'ler, yapı ve Refik Saydam Merkez Hıfzıssıhha benzeri Enstitüsü’ler Rockefeller sermayesi ve talimatları ile kuruldu. Washington'da Rockfeller ve Ortodoks ortaklığı ile kurulmuş olan "Bizans Enstitüsü"(!) gibi casusluk yapıları ile başta Ayasofya ve saraylarımız olmak üzere bütün milli varlıklarımıza çöküldü.

Türk Milleti dünyanın gelmiş geçmiş en ağır kültür emperyalizmi ile Batılılaştırıldı. Dilinden, dininden, tarihinden, kabullerinden, folklorundan, öz kimliğinden ve kültüründen koparılmış mutant bir millet imal edildi. Direnenler toplu infazlara maruz kaldı. Milli Türk başlıkları olan Börk ve Kalpak yasaklandı. Türkülerimizin radyolarda çalınması ve eğlence merkezlerinde okunması yasaklandı. "Allah" diyenler, Arapça sure (dua) okuyanlar "ayin yapıyor" diye eziyetler gördü ve hapislere atıldı.

Tüm milli varlıklarımız ve servetlerimiz (çok büyük araziler, kıymetli gayrı menkuller ve şehirler) yağmalandı. Cumhuriyet Hükümeti 10. Yıl Marşına işte bu ahval ve şerait içinde hazırlandı. Tam 114 yıldır 'MASA'lara (Yönetim ve İdare) ve 'KASA'lara (Sermaye) tek bir TÜRKOĞLU TÜRK getirilmedi. Gelmeye çalışanlar öldürüldü veya bertaraf edildi.

 

GELELİM PARİS İKLİM ANLAŞMASI 

VE 

ONUN TÜRKİYE UZANTISI OLAN “İKLİM YASASI” MESELESİNE:


Şimdilerde 3-5 zibidi çıkmış "İKLİM YASASI MİLLİ DEĞİL!” yaygarası koparıyor.

İyi de çocuğum, senin neren milli?

Senin ve çevrenin sağlığını kurmakla görevli tek kurum olan Refik Saydam Merkez Hıfzıssıhha Enstitünün bile Rockefeller bahşişi (27 Mayıs 1928) ile kuruldu! (2011’de Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile kapatılmıştır.)


Hem sen MİLLİ BİR YASA hazırladın da biz olmaz mı dedik?

Yalan dolan naralar atılarak yapılan meydan şebeklikleri ve bu mecrada toplaşarak kendine şöhret arayan bilimden, akıl ve hikmetten uzak içi geçmiş aveneler ile varmak istenilen makam, yer, adres, hedef neresidir? Sen İKLİM YASASI diye ortalığa hoplamışken Türkiye’miz her Allah'ın günü çok ağır toksik CHEMTRAILS spreylemeleri ile zehirleniyor. Tepemizden aşılanıyoruz!

TRANSHUMANIZM tam gaz!

CHEMTRAILS spreylerinin havadan saldığı Nano-Robotlar, bedenine girdiği her canlıda CRSPR-Cas, yani DNA cerrahileri gerçekleştirerek seni dönüştürüyor. 

Ağır bir metamorfoz içindesin. MUTANT olmana sadece çeyrek kaldı! 

Hiç bilmediğin ve öğrenmekte istemediğin BİR AKIL senin neslini bitiriyor!

Bu çok katmanlı örtülü saldırı araçları, halen yüksek yoğunlukta devam etmekte olan “HİBRİT SAVAŞLAR”ın en ağır enstrümanlarıdır

Yaygaralar koparmayı ve kıytırık meydan şovları ile naraları atmayı bırakın!

Küresel elitlerin karşısında bir cızırtı mertebesinde bile değilsin…

Kendinize bir meslek edinin!

Alın terinizle para kazanın!

Çoluk çocuğunuza helal bir miras ve erdemli bir şöhret bırakın!

Türkiye’mizin havadan zehirlenmesine ve bizi giderek çölleştiren kuraklığına ve BİLİMSEL(!) çareler arayın!

Küresel Sermayenin bu ve benzeri dayatmaları ile artık rutin olmuş toksik saldırılana ve Bağlayıcı Andlaşmalarına elbette HEPİMİZ karşıyız.

Ama “Karşıt Terörü” üretilmesine de karşıyız!

Uzun yıllardır toplumu bu tür asimetrik saldırlar konusunda bilgilendiren, tedbir, çare ve çözümler üreten, bilimsel yayınlar yapan, tehlikenin geniş halk kitleleri tarafından duyulmasını ve öğrenilmesini sağlayan aklı başında vatanseverlerin ve insan/canlı eksenli çalışmaların dibine darı ekmekten vazgeçin.

Benden söylemesi...


Ali Aslan Dodurga

Türk

Türkoğlu Türk

Ve Müslüman